"İşten artmaz dişten artar" demişler ya bizim atalarımız ne demek istediklerini tam anlamıyla anlamak için sanırım buralarda biraz yaşamak lazım. Hele de bizim gibi sebze-meyve ağırlıklı beslenmeyi tercih edenler için kesinlikle işten artmaz dişten artar. Neyse ki biz buraya artırmaya gelmedik:)
Büyük şehirlerde sabah işe giderken, akşam gelirken caddedeki seyyar satıcıdan 1'er dolara 1elma, 1 muz, 1 şeftali vs almak normal gelebilir ama normal mutfağımız için haftalık alışverişe gidipte elmanın armutun, şeftalinin hatta soğanın tane ile satıldığını görmek garip oluyor gerçekten.
Süt, yumurta, et, peynir vs organikte olsa fiyatlar normal geliyor bana ama meyve sebze anormal pahalı hele de organik alayım dersen nerdeyse servet ödüyorsun. ama ne yapalım ödüyoruz.
Mesela şu incire bir bakın Allahaşkına bu organik bile değil, bulabildiğim tek incir ve 3,50 USD ödedim. Yaklaşık yarım kilo ve nerdeyse 6,5 TL Çilek ise 4 USD e hadi bu organik:)
Diğer meyveler organik de olasalar o kadar parlaklar ve o kadar pürüzsüzler ki belli ki işlemden geçrilmişler bozulmasın, çürümesin vs diye mumlanmış görünüyorlar ve çok pahalılar ortalama yaklaşık yarım kilo yani 1 pound meyve 2,99 USD.
Ama aşağıdaki meyve gibi çok orijinal meyveler de bulabiliyoruz ve deniyoruz ama yine küçük servet ödemek sureti ile:)
Bunun orijinal adı "Kiwano" imiş. "Horned melon "diyorlar yani
"boynuzlu kavun"
Tadı kavundan çok salatalık gibi. Tan ın merakını gidermek için bir tanesine 3,99 USD verip aldık:) ama kimse sevmedi:(
Anlaşılacağı gibi burada ciddi bir organik sebze meyve durumu var. Bu sabah TV de Dr Oz organik olan şeftali ile olmayan şeftaliyi, test ettirdik organikte 2 tane diğerinde 7 tane tarım ilacı bulundu diyordu. Ne kadar izin verilen miktarın altında da olsa özellikle çocuklarınızı organik ürünlerle besleyin dedi. Ama gel gör ki organik dediğimizde de ilaç kalıntısı var ise neye nasıl nereye kadar güveneceğiz bilemiyorum.
Sebzeler konusuna hiç girmiyorum sadece neredeyse en pahalı sebzenin salatalık olduğuu söyleyeyim. evet komik ama İngiliz salatalığı denilen ve nerdeyse 25- 30 cm kadar uzun salatalık 1,99 ila 2,79 USD. Salatalığa bu kadar para vermek çok can sıkıcı:)
Sonra market raflarına bakıyoruz neredeyse 3/4 ü hazır gıda. Yani pakette, yemeğe hazır şekilde satılan gıdalar. Sanırım burda evde yemek pişirmek demek bu yiyecekleri alıp microwave atıp ısıtmak demek. Ya da ızgaraya atıp bir iki kez çevirmek demek. Bizde de var tabi dondurulmuş gıdalar, konserveler, pişmiş hazır kiloyla alınan zeytinyağlılar, humuslar, Groseri'nin çiğ köfteleri ama bu sözünü ettiğim başka türlü bir durum. O kadar çok ve o kadar çeşitli seçenek var ki eminim yoğun tempoda çalışan kişiler kolayı varken uzun uzun pişirmeyi bekleyemez. Mesela marketlerin kocaman bir reyonunun sadece konserve çorba ile dolu olduğunu düşünün, altı üstü çorba ama seçenek sonsuz...Ve evet hemen hepsi taze meyve sebze, et sütten daha hem de çok daha ucuz. Mesela 4 kişilik aileye yetecek dondurulmuş bir akşam yemeği 5-6 dolar civarında, 2 porsiyon olabilecek büyüklükte bir çorba 2 dolar, yine 4 kişilik pişmeye hazır şekilde pizza 7-8 dolar civarında.
Bu arada tabi nüfüsun çok büyük oranda obez olduğunu söylemeye gerek yok. Bu kadar kolay ulaşılabilen ve hızlı tüketilecek yiyecekler daha ekonomik de olunca tercih ediliyordur tabiki. Sebze meyve alınsa da yıkanmış ayıklanmış şekilde alınıyor dolayısı ile ne kadar tazeler ne kadar doğallar artık bilmiyorum. Ama güzel olan şey şu herşeyin üstünde içinde ne varsa ne zaman üretilmişse en ince detayına kadar yazıyor, yani artık kişiye kalıyor seçmek beğenmek istemek almak...
Yine de ben obezitele savaşan kişilerden biri olsam kesinlikle yeterli dengeli beslenmeyi sağlayan yiyeceklere ulaşmayı kolaylaştırma diğerlerine ulaşmayı da zorlaştırma yönünde bir proje geliştirmeye çalışırdım.
Neyse sonuç olarak biz burda değişik olanı deniyoruz ama evde kesinlikle tencere yameği yapıyoruz. Şu aşağıdaki dolmayı ben yaptım ve buraya özellikle Elif Hanım içi rahat etsin diye fotorafını koyuyorum. Çünkü her telefonda "çocuklar dolmayı çok severdi ne yapacaklar dolmasız, özlerler" diye üzüldüğünü söylüyor. Ben de onun kadar olmasa da bulabildiğim ve yapabildiğim kadarıyla özlemlerini gideriyorum:) Biliyorum bu nasıl biber böyle diyecek Elif Hanım ama napalım bu kadar küçüğünü bulabildiğimize şükrediyoruz.