Tan'ın öğretmeni Ms Dahl iyi bir öğretmen. Çocuklara gerçek bir yön gösterici gibi. Yapılması gereken her şeyi yapıp eksik kalmasın ve herkes eğlensin istiyor. Tan yani Ms Dahl'ın ifadesi ile Eren eğlence kısmına bayılıyor.
Geçen ay boyunca Sosyal Bilgiler dersine denk geldiğini söyleyebileceğimiz derslerinde "Moon Journal" yani Ay Günlüğü tuttular. her gece aşağı yukarı aynı saatte Tan dışarı çıktı gökyüzünde ay var mı, varsa şekli nasıl, hava nasıl soğuk mu, nemli mi, havada herhangi bir koku var mı, dışarıda herhangi bir ses var mı, koku ya da ses ya da dikkatini çeken başka bir şey varsa onlar hakkında hissettikleri de dahil herşeyi yazdı. Yanı sıra resimler yaptı, haftasonu planlarını yazdı vs... ay sonunda sınıfta herkes kendş günlüğünü anlatan kısa konuşma yapmış ve en sonunda ayı ve hareketlerini anlatan bir video seyretmişler. Ay günlüğü de şimdilik öğretmenlerinde....
Yine Kasım boyunca fen bilgiler dersinde vücudumuz iskelet ve sindirim sistemini incelediler. Örneğin kolun hareketini gösteren maketler yaptılar, sindirimi anlatan grafikler ve raporlar hazırladılar. Bu arada kendi cinsiyetlerine ilişkin bilgiler de verildi. Bize de aile olarak çocuklarımıza cinsellik ve cinsiyet konusunda bilgi verileceğine ilişkin mesaj gonderdiler. En sonunda da bizim daha önce gittiğimiz OMSI de o sırada sergilenen sindirim sistemi sergisine gezi düzenlediler. katılan herkesin öğlen için yanına mutlaka yiyecek alması gerektiğini bize notla bildirdiler.
Ben de öğretmene yardım etmek ve çocukların küçük gruplar halinde hem sergiyi hem de müzeyi gezebilmeleri için geziye katıldım. Benden başka 5 tane daha gönüllü anne baba vardı. Hepimizin sorumluluğuna 4- ya da 5 öğrenci verildi. Bütün öğrenciler getirdikleri yiyecekleri bir üzerinde adları yazan paketler, lunchbag ler ile bir kasaya koydular. Yanlarına kalın giyecek almamaları hatırlatıldı ve hep beraber otobüsün yolunu tuttuk. Böylece benim " yahu bu çocuklar müze mi gezcek, sergi mi gezcek yoksa ellerinde lunch mı taşıyacaklar" telaşımın boşa olduğunu anladım:)
Okul otobüsü ve kuralları ayrı bir durum burada. Yol boyunca çocuklara hiç bir şekilde müdahale edilmedi. Otobüsün içinde ayağa kalkmamak şartı ile her türlü gürültüyü yaptılar ama otobüs hemzemin geçide yaklaşırken sürücü mikrofonla "tren yolunu geçeçegiz, lütfen konuşmayın" diye anons yaptı ve kesinlikle çıt çıkmadı. Tren yoluna gelince barikat inmemiş bile olsa sürücü otobüsü mutlaka durduruyor, kapısını açıyor ve tren geldiğine ilişkin uyarı sesi var mı yok mu dinliyor, yoksa tren yolunu geçiyor, ses var ama barikat henüz inmemişse geçmeyip bekliyor. Ayrıca yolda kendimiz araba sürerken önümüzde giden okul otobüsü durmuş kırmızı sinyalleri yanıp sönüyorsa otobüsün en az 5 metre gerisinde durmak ve kırmızı ışıklar sönüp otobüs hareket etmeden kıpırdamamak zorundayız. Aynı şekilde karşı şeritten gelen okul otobüsü durmuş ve kırmızı sinyaller yanıyorsa yine 5 metre uzağında durmak ve okul otobüsü hareket edene kadar beklemek zorundayız. Böylece otobüsten inip karşı kaldırıma geçecek çocuklar geçişini tamamlamadan asla hiç bir araba hareket etmemiş oluyor ve "servis geri geri gelirken ezdi, servisten inip karşıya geçerken araba çarptı" gibi haber duymak imkansız oluyor. Geçende gazetede şöyle bir haber vardı. Yeni ehliyet almış bir genç kız okul otobüsü kırmızı sinyalleri yanarken karşı şeritten gelip otobüsü geçmiş. Hemen dava açılmış. verilen cezanın bir kısmı elinde "Only an idiot may pass the school bus while its red ligths on" ( sadece bir aptal kırmızı sinyalleri yanan okul otobüsünü geçer) yazan bir tabela ile geçtiği yerde bir süre durmakmış.
Tan ve Nehir için senenin en başında eve "çocuğunuzla okul otobüsü kurallarını konuşup bu kurallara uyması gerektiği konusundan emin olunuz ve formu hem siz imzalayın hem de çocuğunuz anladığına ilişkin imzalasın" diye yazı göndermişlerdi. Niye yolladıklarını böylece anlamış olduk...
Neyse otobüs OMSI ye vardı ve içeri hemen bir müze görevlisi girdi. Bağırmadan ve çok hızlı konuşarak çocuklara müzeyi tanıtan ve kuralları anlatan bir konuşma yaptı. Daha önce bu kadar hızlı ve bu kadar anlaşılır ve düzgün konuşan çok az kişi gördüm.Kadına hayran kaldım. İçeri girdiğinde otobüs yine gürültüden yıkılıyordu ama ne bağırdı ne " kızım , oğlum dinlee, sus, gelmeyeyim oraya " benzeri laflar etti, öyle herzamanki konuşma sesi ile 40 çocuğu bir dakikada susturup kendisini dinletti. Yöntem şu:
İçeri girer girmez "beni duyan sussun ve kulak memesini tutsun" dedi, sadece bir kaç kişi tuttu
Sonra "beni duyan ellerini başına koysun" dedi bir kaç kişi daha eklendi
"beni duyan el sallasın"
"beni duyan gözlerini elleri ile kapatsın"
"beni duyan, dinleyen ama yanındaki arkadaşı hala konuşan arkadaşını uyarsın"
şeklinde bir dizi komutla çocukaların dikkatini çekti ve
en sonunda bütün otobüs sustu ve o tanıtım konuşmasını yaptı.
Bu yöntemi okulda da kullanıyorlar ve o kadar çabuk ve güzel işe yarıyor ki...
Sanırım bu tamamen süreklilik işi. Sordum Nehir in öğretmenine o çocukken onları da öğretmenleri bu şekilde susturuyormuş. Yani çocuk taa aileden başlayarak aynı yöntemi öğreniyor ve devam ettiriyor.
Bu arada kasalara konulan lunchbagleri bir kaç görevli hemen alıp çocukların yemek yiyeceği yere götürdü. Saat kaçta orada olmaları gerektiği söylendi ve hadi dedi. Biz de Eren yani Tan, Joseph, Daniella, Makayla ile birlikte müzeyi, sergiyi gezdik. Ms Dahl bizden sadece çocuklara özellikle sindirim sistemi sergisini gezerken "10 tane bilgi" (10 facts)öğrenmeye çalışmalarını hatırlatmamazı söyledi. Sonra o 10 bilgiyi içeren bir rapor hazırladılar.
İşte gezip gördüklerimiz:)
Ön sıra soldan sağa: Joseph, Eren, Daniella, Makayla
Sergiyi gezdikten sonra yine müzede bir ekranda öğrenmeleri beklenen bilgiyi ölçen bir testi hep birlikte çözüyorlar.
Yemek zamanı
İlginç deneyler yaptılar
Geziden sonra birlikte gezdiğimiz çocuklardan birer teşekkür notu aldım. Onlara refakat ettiğim için bana teşekkür ediyorlardı. Eminim Ms Dahl'ın fikridir ama çok hoşuma gitti. Sonuç olarak OMSI gezisi benim için de oldukça öğretici oldu.